Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, turizmin gayrisafi milli hasılaya payının yüzde 7,5’e kadar çıkabildiğini belirterek, 2033’e kadar Türkiye’yi 800 milyon turistin ziyaret etmesini öngördüklerini bildirdi.
Narin, “2020’de TÜSİAD ile birlikte yayınladığımız bir turizm raporumuz var. Turizm Dönüşüm hamlesiyle mevcut kapasitenin dönüştürülmesi, çağa uygun yenilenmesi, bazılarının eğitim bazılarının destinasyon alanlarının toparlanması, sağlık turizmi, üçüncü yaş turizmi gibi bu turizm alanlarının önünün açılması halinde 135 milyar dolara kadar gidebileceğimizi düşünüyoruz. Bu da 120 milyon kişi demek. Şu anda Turizm Bakanlığımızın hedefi 2028’de 100 milyar doları görmek. Önümüzdeki sene ve ondan sonraki sene önemli. Şu andaki Orta Vadeli Plan’a göre 2028 için bu rakam 90 milyar dolar.” diye konuştu.
“2033’e kadar Türkiye’yi 800 milyon turistin ziyaret etmesini öngörüyoruz”
Oya Narin, bakanlığın biraz daha geniş kapsamlı baktığını aktararak, ikinci yüzyıla girerken yeni bir turizm anlayışının lazım olduğunu vurguladı.
Narin, yeni bir bakış açısına ihtiyaç olduğunun altını çizerek, “Mevcudu sürdürmek, yenilemek, daha fazla katma değer yaratmak, turizmin mevcut yatak kapasitesinin artırılması değil tek konu, mevcudun dönüştürülerek daha fazla katma değer yaratılması, daha fazla gelir artırılması gerekiyor. Bu halde 135 milyar dolara kadar biz ekonometrik ölçümlemelerle ortaya çıkan bir çalışma ürünüdür. İki sene çalıştık bu modellemelerde. Bunu yeni revize ettik. Turizmin gayrisafi milli hasılaya şu anda yüzde 5,5 olan payı yüzde 7,5’e kadar çıkabiliyor. 135 milyar doları görebiliyoruz. 2033’e kadar Türkiye’yi 800 milyon turistin ziyaret etmesini öngörüyoruz.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin sağlık turizmi anlamında katma değerli dönüşümüne değinen Narin, Türkiye’nin bu alandaki çalışmalarını daha da genişletmesi gerektiğine dikkati çekti.
Narin, şu anda yatak kapasitesinin yarısının 180 gün kullanıldığını ve kapasite kullanımının yüzde 40-50 civarında olduğu bilgisini paylaşarak, şöyle konuştu:
“Dolayısıyla bu 180 günü bir kere eğer 210-250 güne çıkarabilirsek oradan çok ciddi gelirimiz olacak. Bu da nasıl olacak? Spor turizmi, kültür turizmi, ‘Wellness’ sadece sağlık. ‘Wellness’ın içerisine bunu koymamız lazım. Daha o 60 gün 90 günü ‘well be’, ‘Wellnees’ ile desteklememiz lazım. Şu anda bizim sağlık turizmi olarak gördüğümüz hakikaten ameliyata gelen, tedavi olan insanları daha çok sağlık turizmi içerisinde görüyoruz. Jeotermal ve termal tesisleri de bunun içerisinde bir nebze görüyoruz. Ama bizim önümüzdeki dönemde sağlık turizmi dediğimiz zaman ‘well being’ turizminin gelişmesi lazım. Bu muazzam bir pazar. Dolayısıyla işi sadece hastane, otel periferisinde değil iyi olma alanına taşıdığımız zaman bu turizm farklı rotalara farklı alanlara doğru ilerleyecek. Bölgeleri de geliştirecek.”
Narin şöyle devam etti: ” Nasıl bugün gastronomi rotaları yapılıyor? ‘Well-being’ rotalarının da yapılması lazım. Bunun içerisinde doğa, yürüyüş, kaplıca, kültür hepsini entegre eden bir yapı bu. Dünyada bu böyle. Otellerde de artık SPA’sız otel hiçbir şekilde kabul edilmiyor. Bunların geliştirilmesi lazım. Bunun yanı sıra müthiş bir jeotermal potansiyelimiz var. Türkiye jeotermal haritasına bakarsanız her yerde jeotermal tesisleri yapabilirsiniz. Çünkü bütün çevremizdeki insanların buraya gelip jeotermal tesislerinden daha doğrusu kaplıcalarda istifade etmesi mümkün.”
Kaynak: AA Haber Bülteni