Sera gazı emisyonlarını azaltmak ve enerji bağımsızlığını güvence altına almak için jeotermal potansiyeli değerlendirmeliyiz.
Almanya’da yürürlüğe giren yeni bir yasa, hükümetin yeni evlerde gazla çalışan kazanları yasakladığını gördü. Ülkenin şehirleri alternatifler ararken, jeotermal potansiyeli gündeme geliyor.
“Jeotermal enerji, çok az alternatifin olduğu büyük şehirlerde muazzam bir potansiyele sahip”
Rolf Bracke/ Fraunhofer Enerji Altyapıları ve Jeotermal Sistemler Enstitüsü
Fraunhofer Enerji Altyapıları ve Jeotermal Sistemler Enstitüsü’nden Rolf Bracke, “Jeotermal enerji, çok az alternatifin olduğu büyük şehirlerde muazzam bir potansiyele sahip” dedi. “Berlin’in ortasına büyük bir güneş enerjisi parkı inşa edemem, sadece yer altına inebilirim.” diye ekledi.
Jeotermal enerji, minimum çevresel etki ile güvenilir ve sürekli bir güç kaynağı sağlar. Enerji güvenliğini teşvik etme taahhüdüyle hareket eden küresel şehirler, jeotermal potansiyelini keşfediyor.
Dünya, temiz enerji kaynaklarına geçiş ihtiyacıyla boğuşurken, jeotermal enerji bir seçenek olacak mı?
Önde gelen küresel şehirler, yeşil bir gelecek için jeotermal enerjiyi kullanmanın ön saflarında yer alıyor.
Reykjavik, Iceland
İzlanda’nın başkenti Reykjavik, jeotermal enerjiden yararlanma konusunda bir öncüdür. Orta Atlantik Sırtı’nın üzerinde konumlanan şehir, jeotermal enerji santralleri kullanıyor. Ek olarak, merkezi ısıtma sistemleri için ideal bir yer haline getiren zengin jeotermal faaliyetlerden yararlanıyor. Reykjavik’in ısıtma ihtiyacının %90’ından fazlası ve elektriğinin önemli bir kısmı jeotermal enerji ile sağlanıyor. Ayrıca, bu durum karbon ayak izini önemli ölçüde azaltıyor. Şehrin jeotermal enerjiyi altyapısına entegre etmedeki başarısı, tekrarlanma potansiyelinin bir kanıtıdır.
Tokyo, Japan
Japonya, Fukushima felaketinden sonra nükleer enerjiye ve fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyordu. Bu yüzden, Tokyo, jeotermal enerjiyi ön planda tutarak temiz enerji kaynaklarını benimseme misyonunu üstlendi. Japonya jeolojik olarak aktif ve şehir birkaç jeotermal rezervuarın yakınında yer alıyor. Tokyo’nun yerel yönetimi ve özel sektörü, jeotermal enerji üretiminin potansiyelini keşfederek son teknolojilere yatırım yaptı. Bununla birlikte, Japonya’nın diğer bölgeleri, kalkınmanın asırlık gelenekleri etkilemesini istemedikleri için kaplıca işletmeleri de dahil olmak üzere birçok engelle karşılaştı.
Wellington, New Zealand
Yeni Zelanda, dünyanın en etkileyici jeotermal faaliyetlerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Başkenti Wellington, ayaklarının altındaki muazzam potansiyelin farkında. Bununla beraber, Wellington, uzun vadeli enerji stratejisinin bir parçası olarak jeotermal enerjiyi aktif olarak desteklemektedir. Halihazırda bölgesel ısıtma planları, eğlence amaçlı banyo tesisleri ve gelişmiş jeotermal sistemlere yönelik araştırmalar dahil olmak üzere birçok jeotermal projeye yol açmıştır.
Los Angeles, US
ABD’nin batı kıyısı, çevresel türlerin korunması ile temiz enerji projeleri arasında çatışmalara tanık oldu. Ayrıca, Los Angeles, önemli enerji talepleri ve çevresel zorluklarla karşı karşıya. Son yıllarda şehir, güneş ve rüzgar enerjisi de dahil olmak üzere temiz enerji kaynaklarının teşvik edilmesinde ilerleme göstermiştir. Şimdi Los Angeles, elektrik üretimi ve doğrudan kullanım uygulamaları için jeotermal rezervuarlarından yararlanarak, kullanılmayan jeotermal potansiyelini keşfetmeye başlıyor. Şehir karbon nötr olmaya çalışırken, jeotermal enerji, mevcut enerji girişimlerini tamamlayabilecek istikrarlı ve temiz bir güç kaynağı sağlayabilir. Aslında California, ABD’deki jeotermal enerjiden elde edilen en büyük elektrik üreticisidir.
Kaynak: CITYMONITOR