Dünya Bankası ile “Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi”ni sürdüren Kalkınma Yatırım Bankası, Risk Paylaşım Mekanizması ile jeotermal enerji yatırımlarının kaynak arama ve doğrulama amaçlı sondaj faaliyetlerindeki risklerin karşılanmasını hedefliyor.
Dünya Bankası’nın Temiz Teknoloji Fonu kaynaklı hibe fon sağladığı Risk Paylaşım Mekanizması ile Kalkınma Yatırım Bankası, jeotermal enerji yatırımcılarının kaynak arama ve doğrulama amaçlı sondaj faaliyetlerindeki risklerini kısmen karşılayarak jeotermal sahalara yapılacak yatırımları destekliyor. Risk Paylaşım Mekanizması Projesi’ne jeotermal enerjiden elektrik üretimi ve ısı kullanım amacıyla yararlanacak olan ve arama lisansına sahip tüm yatırımcılar başvuruda bulunabiliyor.
Türkiye’de jeotermal enerji sektöründe ilk kez uygulanan Risk Paylaşım Mekanizması kapsamında hem enerji üretimi hem de ısı kullanımı amaçlı sondaj faaliyetlerindeki risklerin belirli oranlarda karşılanması amaçlanıyor. Kalkınma Yatırım Bankası, Risk Paylaşım Mekanizması Projesi’nin yürütücüsü olup Bankanın Mühendislik Birimi, Proje Uygulama Birimi ile görev alıyor.
Konuyla ilgili bilgi veren Kalkınma Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Seçil Kızılkaya Yıldız “Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması misyonuyla çalışan bir banka olarak bu yönde uluslararası kaynaklardan temin ettiğimiz uzun vadeli kredilerle yenilenebilir enerji yatırımlarını destekliyoruz. Portföyümüzün yarısını yenilenebilir enerji yatırımları oluşturmaktadır. Jeotermal sektörü de bu alanda önemli fırsatlar sunuyor. Buradaki gelişimin sağlanması için gereken katkıyı Dünya Bankası’nın desteğiyle sunuyoruz. Bu kapsamda uygun platformlarda yer alarak yatırımcıları bilgilendiriyoruz. Türkiye Bilimler Akademisi’nin düzenlediği ve Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde gerçekleşen çalıştaya da katılarak Türkiye Jeotermal Geliştirme Projesi: Risk Paylaşım Mekanizması başlıklı bir sunum gerçekleştirdik” dedi.
Jeotermal kaynak arama amaçlı sondaj faaliyetlerine yüzde 60’a varan destek
Dünya Bankası, Risk Paylaşım Mekanizması ile jeotermal enerji yatırımcılarının ısı amaçlı kullanımlar dahil kaynak araştırma ve doğrulama amaçlı kuyu delme faaliyetlerinde karşılaşacakları risklerin karşılanmasını amaçlıyor. Ayrıca, jeotermal yatırımlarının erken dönem risklerinin belirli oranlarda karşılanması ile özel sektörün arama dönemi jeotermal yatırımlarına olan ilgisinin artırılması ve ülke genelinde keşfedilmemiş alanlarda jeotermal yatırımların gelişmesi bekleniyor. Projenin ilk uygulama aşamaları devam ederken, Mayıs 2020 tarihinde ikinci dönem başvuruların alınması planlanıyor. Risk Paylaşım Mekanizması’na, jeotermal enerjiden elektrik üretimi ve ısı kullanım amacıyla yararlanacak olan ve başvuru tarihinden itibaren en az 18 ay geçerli bir arama lisansına sahip tüm yatırımcılar başvuruda bulunabiliyor.
Aydın, Denizli ve Manisa illerinde daha önceden keşfedilmiş olan ve jeotermal enerjiden elektrik üretiminin yoğun olduğu ilçelerdeki projelerin; delinen kuyuların başarısız olması durumunda kabul edilebilir kuyu maliyetinin yüzde 40’ı, diğer bölgeler için ise yüzde 60’ı karşılanıyor. Proje şartlarında delinen kuyular başarılı olursa yatırımcının kabul edilebilir kuyu maliyetlerinin yüzde 10’u oranında başarı primi ödemesi yer alıyor.
Türkiye, jeotermal elektrik üretiminde dördüncü sırada
Türkiye’de jeotermal enerjiden elektrik üretimi on yılda dikkate değer bir biçimde artış gösterdi ve Türkiye’yi Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıraya kadar yükseltti. 1984 yılında, 15 megavat kurulu kapasiteye sahip Kızıldere-I jeotermal enerji santrali ile başlayan gelişim, 2006 yılında ilk özel sektör jeotermal santralin devreye girmesi ve sonrasında 2007 yılında yürürlüğe giren 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği ile hızla devam etti. Jeotermal enerjiden elektrik üretimini destekleyen yasal düzenlemeler ve yenilenebilir enerji kaynaklarının YEK Kanunuyla desteklenmesi mekanizması sonrasında jeotermal enerji santrallerinin kurulu kapasitesi son on yıl içinde önemli bir artış göstererek 51 jeotermal elektrik santraliyle toplamda 1445 megavat değerine ulaştı. Yeni yatırımlarla bu rakamın daha da artarak ülkemiz kurulu gücü içerisinde yenilenebilir enerji oranının artması hedefleniyor.